Devlet Kararlılığı Olmadan Endüstri 4.0’ın Tıbbi Cihaz Sektörüne Uyarlanması Zor

  • 30/03/2018

Devlet Kararlılığı Olmadan Endüstri 4.0’ın  Tıbbi Cihaz Sektörüne Uyarlanması Zor

Tüm Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği Başkanı Mustafa Daşcı, Türkiye’de özellikle tıbbi malzeme ve cihaz alanında hala geleneksel üretim yöntemlerinin ağırlığını koruduğunu, son 10 yıl içerisinde sektörün çok fazla mevzuat, yönetmelik değişiklikleri yaşadığını ifade ederek, “yönetmeliklerde mevzuatlarda çok hızlı yenilikler değişimler yapılıyor ama sektör ne yazık ki bu değişikliğe ayak uydurabilmiş ve dönüşebilmiş değil. Yönetimsel değişimlerin yansımalarını sahada göremiyoruz. Aslında Endüstri 4.0’ın en iyi uyarlanabileceği sektörlerden birisi sağlık sektörü. Hasta, hekim ve hastane ilişkisinde bilişim ve hız çok önemli. Türkiye’de en büyük alıcı kamu ve sektörün alacak sorunu çözülebilmiş değil, yıllar geçtikçe de daha kötüye gidiyor. Böyle bir durumda firmaların çoğu kapanıyor, ayakta kalabilen de Ar-Ge’ye inovasyona ne bütçe ne de vakit ayırabiliyor.” dedi.

Tüm Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği Başkanı Mustafa Daşcı Sağlıkta, özellikle Tıbbi Cihaz Sektöründe Endüstri 4.0’ın yeri hakkında açıklamalarda bulundu. Daşcı, Endüstri 4.0’ın sağlık ve tıbbi cihaz sektörüne uygulanmasının önemli bir sıçrama tahtası oluşturacağını fakat bir takım yönetimsel sorunlar nedeniyle şuan için bu gelişmenin çok yavaş ilerlediğini söyledi. Tıbbi cihaz sektörünün kendi haline bırakılmış gibi bir izlenimin olduğunu söyleyen Mustafa Daşcı, savunma sanayinde olduğu gibi devletin tıbbi cihaz sektörünün değişimi ve gelişimi için kararlı bir tavır sergilemesi gerektiğini dile getirdi.

Mustafa Daşcı şunları söyledi: “devlet kararlılığı gerekli diyoruz çünkü firmalarımızın devletimizin desteğini almadan global firmalarla rekabet etmesi zor hatta imkansız. Çünkü sizi devre dışı bırakmak onlar için hiç zor değil. Zararına mal verir sizi yine oyun dışında bırakır. Savunma sanayinde ne yapılıyor, devlet üretimin de içinde pazar bulma arayışının da içinde ve savunma sanayi stratejik bir sektör olarak görülüyor. Sağlık stratejik bir sektör değil mi? En az savunma sanayimiz kadar katma değeri yüksek, stratejik bir sektör. Savunma sanayindeki teknolojik gelişim sağlık alanındaki teknolojik gelişimden yavaş. Sonuçta yapabileceğiniz şeyler belli. Fakat tıp alanında hemen hemen her gün yenilikler ve değişimler yaşanıyor. Yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Bu, büyük, küçük ileri teknoloji cihazları inanılmaz yüksek fiyatlara satabiliyorsunuz.

Image Description

“Endüstri 4.0’ın Bence En İyi Uygulama Alanlarından Biri Sağlık Sektörü”



Özetlemek gerekirse Endüstri 4.0’ın bence en iyi uygulama alanı sağlık sektörü. İşin içinde hasta, hekim, hastane, yönetici, mobil araçlar, tıbbi malzeme ve cihazlar var. İşlerin hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. Bilişimin bu alana mutlaka girmesi gerekiyor. Hekimin, hastanenin, bir tıbbi cihazdan maksimum hızda fayda ve veri alabilmesi gerekiyor. Bu da ancak yüksek teknoloji ile üretilmiş, bilişim ağı içerisine entegre edilebilen, uzaktan kontrol edilebilen bir sistemle mümkün.”  

Devlet politikasının yanı sıra Türkiye pazarında yaşanılan sorunların Ar-Ge ve inovasyonun önünde engel teşkil ettiğini belirten Daşcı, “Yerli üreticiler rekabete yüzde 10 geriden başlıyor. KDV olarak hammaddeleri biz yüzde 18’den alıyoruz yüzde 8’den satıyoruz. 1 yıl geçmeden KDV alacaklarımız için başvuru yapamıyoruz. İthalatçı yüzde 8’le alıyor yüzde 8’le satıyor. 1 yıl da inceleme sürüyor ediyor iki yıl. 1 yıl da paranın iade süreci işliyor ediyor 3 yıl. 3 yılda o parayı alsan ne olur almasan ne olur. Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız sürekli ‘yerli ve milli olsun’ diyor. Kamu destekleri verelim deniliyor. Ben buradan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza, Ekonomi Bakanlığımıza, Kalkınma Bakanlığımıza ve bunlara bağlı kurum ve kuruluşlara yerli üreticilere verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ediyorum. Türkiye tarihinde görülmemiş büyük destekler alıyoruz. Fakat sattığımız malların bedellerini alamamamız, rekabete geriden başlamamız, yüksek volümlü ihalelerin teminatlarının yüksek olması, toplu alımlar bizim önümüzü görmemizi engelliyor. Enerjimizi Ar-ge ve İnovasyona yönlendiremiyoruz.” dedi.

Mustafa Daşcı şunları söyledi: “Ar-Ge ve üretim teşviklerinden son derece memnunuz. Ancak aldığımız bu destekleri Türkiye içerisinde ekonomiye çevirme şansımız şuanda neredeyse yok denecek kadar az. Türkiye’de pazar payımız yerli üreticiler olarak yüzde 15 görünüyor ama aslında benim tahminim yerli üreticinin pazar payı yüzde 9. Peki bizim üretim kapasitemiz mi düşük? Hayır. Cihazları üretemediğimizden dolayı değil 3’üncü dünya ülkesinden gelen bazı ürünler kendi devletlerinden o kadar fazla destek alıyorlar ki, “sen sat ne kadar zararın varsa bir karşılayacağız” diyorlar. Hammadde fiyatına mamul maddeyi Türkiye’ye veriyorlar. Mesela biz şuan peynir ekmek gibi satılan serum setlerini üretmiyoruz. Satış fiyatlarından dolayı hammadde maliyetlerini karşılayamıyoruz.

MKYS diye bir sistem var. Bütün satış ortalamaları geliyor, rayiç bedeller satılmış ürünlerden elde ediliyor. Oysa bu Türk Ticaret Kanuna aykırı. Kanunda, ticaret odalarından, piyasalardan toplanan verilerden elde edilir rayiç bedeller diyor. Oysa biz satışı gerçekleşen ürünlerden rayiç bedeller belirliyoruz.

Serbest bölgelerin, teknoloji geliştirme bölgelerinin kurulması, özellikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının üretim ve Ar-Ge’ye verdiği desteklerin anlamlı şekilde artması, bakanlığın üretim konusu üzerinde ciddiyetle durması ilerisi için umut verici gelişmeler.”

Kategori: DOKTORCLUB ÖZEL