Anaesthesia dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre uyku düzeninin bozukluğu, DNA’ya zarar verip sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Hong Kong'dan bir araştırma ekibi, 24'ü gece vardiyasında çalışmak zorunda olan 49 sağlıklı tıp doktorunu inceledi. Gece vardiyası doktorları ayda 5-6 kez olmak üzere öğleden sonra başlayıp ertesi günün sabahına kadar çalışmak durumunda olan kişilerdi. Çalışma “Gece vardiyasında çalışan genç yetişkinlerdeki DNA hasarını ölçen ilk çalışma” olma özelliğini taşıyor.

Tüm katılımcılardan üç gün boyunca yeterli uyku aldıktan sonra ve gece nöbetine kaldıktan, yani akut uyku yoksunluğu yaşadıktan sonra olmak üzere kan alındı. Araştırmacılar ayrıca katılımcıların sağlık bilgilerini, uyku ve çalışma düzenlerini de değerlendirdi.

Başlangıçta, yani yeterince uyudukları zaman, nöbetçi doktorların DNA onarımı gen ekspresyonunun daha az olduğu görülürken; gece çalıştıktan sonra DNA kırıklarının, yalnızca gündüz çalışan meslektaşlarına kıyasla arttığı görüldü. Bu nedenle elde edilen bulgular, uyku yoksunluğu ve sık uyku döngüsü bozulmasının DNA hasarına neden olabileceğini düşündürdü.

Bu sonuçlardan yola çıkarak DNA hasarı, kalp krizi, şeker hastalığı ve belirli kanser türlerine kadar birçok sağlık sorunu ile ilişkilendirildi. Araştırmacılar makalelerinde, 2 milyon katılımcının meta analizine göre gecesi vardiyasında çalışmakla meme tümörü görülme sıklığı arasında bir bağlantı olduğunun da altını çizdi.

Hong Kong Üniversitesi'nden kıdemli araştırma yazarı Dr. Siu-Wai Choi, "Bu çalışma gösteriyor ki uyku yoksunluğu ile geçen tek bir gece bile kronik hastalıkların gelişmesini tetikleyebilir.” dedi.

Bununla birlikte çalışma ekibi, diğer birçok faktörün de gece vardiyası çalışanlarının kronik hastalıklara yatkınlığını açıklayabileceğini belirtti. Bu faktörler arasında aktivite ve yemek düzenleri, vücudun sirkadiyen ritmi ve cinsiyet hormonu dengesi yer alıyor.

Çalışmanın örneklem büyüklüğü oldukça küçük olduğundan, DNA hasarının uyku yoksunluğu ve hastalıklar arasındaki ilişkideki önemini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

Kaynak: https://www.iflscience.com/health-and-medicine/