Kanserden ölen bir meyve sineği deneyimi, yaşamı tehdit eden bir tümörü olan bir insanın deneyiminden dünyalar kadar uzakta görünebilir, ancak California Üniversitesi, Berkeley’den araştırmacılar, ikisi arasında kanser hastalarının yaşamlarını uzatmanın yollarının önünü açabilecek ortak noktalar buluyor.

Meyve sineği araştırmaları, tümör veya kanserli hücreleri yok etmeye yönelik geleneksel hedeften farklı olarak yeni bir kanser karşıtı stratejiye işaret ediyor. Bunun yerine, araştırma, kanserin fırlattığı yıkıcı kimyasallara karşı bir saldırı başlatmanın hayatta kalma oranlarını artırabileceğini ve hastaların sağlığını iyileştirebileceğini öne sürüyor.

UC Berkeley moleküler ve hücre biyolojisi profesörü David Bilder, “Bu, terapi hakkında düşünmenin gerçekten tamamlayıcı bir yolu. Tümörün kendisini öldürmek yerine, ev sahibinin tümörün etkileriyle başa çıkmasına yardım etmeye çalışıyorsunuz.” diye çalışmayı açıkladı.

Bilder'in laboratuvarında doktora sonrası araştırmacı olan Jung Kim, yakın zamanda meyve sineklerindeki tümörlerin, kan dolaşımı ile beyin arasındaki bariyeri tehlikeye atan ve iki ortamın karışmasına izin veren bir kimyasal salgıladığını keşfetti. UC Berkeley profesörleri David Raulet ve Kaoru Saijo'nun laboratuvarlarıyla işbirliği içinde, Kim ve Bilder daha sonra farelerdeki tümörlerin aynı kimyasalı, interlökin-6 (IL-6) adlı bir sitokini serbest bıraktığını ve ayrıca kan-beyin bariyerini sızdırdığını gösterdi. Daha da önemlisi, sitokinin bariyer üzerindeki etkisini bloke ederek hem meyve sineklerinin hem de habis tümörlü farelerin ömrünü uzatabildiler.

IL-6 vücutta başka önemli roller de oynuyor, bu nedenle kanser hastalarına fayda sağlamak için bilim insanları, başka yerlerdeki etkilerini değiştirmeden kan-beyin bariyerindeki etkisini engelleyen bir ilaç bulmak zorunda kalacaklardı. Ancak böyle bir ilacın, insan kanser hastalarının yaşam süresini ve sağlık süresini potansiyel olarak uzatabileceğini söylediler.

Altı yıl önce, Bilder'in ekibi, meyve sineklerindeki tümörlerin, insülinin etkilerini bloke eden bir madde salgıladığını ve tüm kanser hastalarının beşte birini öldüren kaşeksi adı verilen doku kaybı için potansiyel bir açıklama sağladığını keşfetti. Bu çalışma şu anda dünya çapında çok sayıda laboratuvar tarafından araştırılıyor.

Konağın, tümör bölgesinden uzaktaki dokular üzerindeki bir tümörün etkilerini savuşturmasına yardımcı olmanın bir avantajı, tümörleri bastırmak için tipik olarak kullanılan toksik ilaçlara olan ihtiyacı potansiyel olarak azaltabilmesi veya hatta ortadan kaldırabilmesi olarak öngörülüyor. Bu tür ilaçlar da hastaya zarar vererek kanserli hücrelerin yanı sıra sağlıklı hücreleri de öldürüyor. Bu yan etkilerin ötesinde, tümör hücrelerini hedeflemek, tümörün genetik değişkenliği olduğu için tümördeki direnci de seçiyor - daha sonra kanserin tekrarlamasına neden olacak ilaca dirençli bir klon ortaya çıkıyor.

Bilder ve meslektaşları, geçen hafta Developmental Cell dergisinde IL-6'nın kan-beyin bariyerinin bozulması üzerine çalışmalarını yayınladılar ve meyve sineği araştırmalarının tümör-konak etkileşimlerini anlama üzerindeki etkisinin bir incelemesini yazdılar. Kaşeksi çalışmaları da 2015 yılında Developmental Cell'de yayınlandı.

Kaynak: www.sciencedaily.com