Bir kadının elinde, akrobatik yoga stilini uygularken elini büktükten sonra garip, yeşilimsi mavi bir çürük belirdi. Ancak buz ve istirahatten sonra bile bu morluk geçmedi. Görünüşe göre bunun nedeni aslında nadir görülen, yavaş büyüyen bir tümör olmasıydı.

Doktorlar, JAMA Dermatology dergisinde 8 Şubat Çarşamba günü yayınlanan yeni bir raporda bu kadının ilginç vakasını anlattı. 30'lu yaşlarında olan hasta, morluğun sol elini burktuktan birkaç gün sonra ortaya çıktığını söyledi; o ilk yaralanmadan iki yıl sonra doktorlarla görüştü ve morluk hala oradaydı. Doktorlar kadının elini incelediler ve X-ışınları, elin yumuşak dokusunda şişlik gösterdi, manyetik rezonans görüntüleme de (MRG), derinin hemen altında yatan küçük bir kitle gösterdi.

Bu kütleden alınan doku, yağ hücreleri, hemosiderin adı verilen, demir içeren bir pigment ve iğsi hücreler olarak bilinen uzun, ince hücrelerle doluydu. Ulusal Kanser Enstitüsü'ne göre bu hücreler derinin çeşitli tümörlerinde, iç organların astarında, kemiklerde ve yumuşak dokularda ortaya çıkıyor. Doktorlar, kadının hemosiderotik fibrolipomatoz tümöre (HFLT) sahip olduğunu belirlediler; bu, en sık ayak veya ayak bileğinde oluşan, ancak bildirilen vakaların yaklaşık %10'unda elde veya bilekte görülen nadir bir tümör türüdür.

Raporun yazarları, “HFLT nadir ve yakın zamanda tanımlanmış bir varlıktır.” dedi; durum ilk olarak 2000 yılında tanımlandı. Araştırmalar, bu anormal büyümelerin genellikle iyi huylu olduğunu ve nadiren kansere dönüştüğünü öne sürüyor, diye yazdılar. “HFLT'nin kesin patogenezi henüz açıklığa kavuşturulmadı ve travmanın gelişiminde oynadığı rol daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuyor.” diye eklediler.

HFLT'yi ilk kez tanımlayan doktorlar, kitlelerin, bir kişi travmatik bir yaralanma geçirdikten sonra tutuşan "reaktif bir inflamatuar süreç" sonucunda oluşabileceğini düşündüler. Bunun nedeni, hastalarının çoğunun daha sonra bir HFLT'nin oluştuğu aynı vücut bölümünde bir travma öyküsü bildirmiş olmasıydı. Raporun yazarları, diğer doktorların kan damarı hasarının bir şekilde tümör oluşumunu tetikleyebileceğini öne sürdüğünü, ancak durumun gerçek nedenini doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu söyledi.

Kaynak: www.livescience.com