Doktorclub Medikal ve Sağlık Teknolojileri Haberleri

24/02/2025
Lenf Damarlarını Oluşturan Hücrelerin İmmünoterapiye Yanıtı Artırabilecek Bir Enzim Üretmesi

Lenf Damarlarını Oluşturan Hücrelerin İmmünoterapiye Yanıtı Artırabilecek Bir Enzim Üretmesi

Cenevre Üniversitesi’nden (UNIGE) bir araştırma ekibi, tümörlerin içinde gelişen lenf damarlarının, bağışıklık sisteminin kanserle mücadelesinde önemli bir rol oynayabileceğini keşfetti. Tümörler, kendilerini çevreleyen bir yapı olan tümör stromasını oluşturur ve burada kan - lenf damarları besin ve oksijen taşır. Lenf damarlarının oluşumu (lenfanjiyogenez) genellikle metastaz riskini artırarak kötü bir prognoza işaret eder.


Ancak araştırmacılar, bu damarları oluşturan hücrelerin beklenmedik bir enzim ürettiğini keşfetti. Bu enzim, bağışıklık hücrelerini destekleyerek özellikle immünoterapiye yanıtı artırabilir. Çalışmanın sonuçları Nature Communications dergisinde yayımlandı.


Lenfanjiyogenezi engelleyerek metastazı önlemek kulağa mantıklı gelse de araştırmalar bunun düşündüğümüz kadar basit olmadığını gösterdi. Lenf damarları yalnızca kanseri yaymakla kalmaz, aynı zamanda bağışıklık hücrelerini taşımak ve anti-tümör bağışıklık yanıtını aktive etmek için de gereklidir. Bu nedenle, araştırmacılar lenf damarlarını tamamen hedef almak yerine, onların bağışıklık sistemiyle nasıl etkileşime girdiğini anlamaya odaklandı. Çalışmalarında, melanoma sahip farelerde ve sağlıklı farelerde lenf damarlarını oluşturan endotelyal hücrelerin gen ifadelerini incelediler ve tümörle ilişkili lenf damarlarında CH25H adlı bir enzimin aşırı üretildiğini keşfettiler.


CH25H enzimi, kolesterolü antiviral bağışıklıkta önemli olan 25-hidroksikolesterole dönüştürüyor. Melanom tümörlerinde bu enzim, tümörün bağışıklık baskılayıcı mekanizmalarını bozarak bağışıklık hücrelerinin daha etkili çalışmasını sağlıyor. Daha fazla lenf damarı içeren melanomlarda CH25H’nin daha fazla üretildiği gözlemlendi. Ayrıca, yüksek CH25H seviyesine sahip hastaların daha iyi bir prognoza sahip olduğu, özellikle de bağışıklık kontrol noktası inhibitörleriyle (immünoterapi türü) tedavi edilen hastalarda bu etkinin daha belirgin olduğu görüldü.


Araştırmacılar, farelerde bu enzimi devre dışı bıraktığında, 25-hidroksikolesterol seviyelerinde belirgin bir düşüş yaşandı ve bağışıklık sistemi tümörlere karşı daha zayıf bir yanıt verdi. Buna karşılık, tümör antijenleriyle aşılanan farelerde CH25H enziminin üretimi arttı ve bağışıklık sistemi daha aktif hale geldi.


Bu bulgu, immünoterapi gören hastalarda CH25H seviyesinin tedaviye yanıtı tahmin edebilecek bir biyomarker olarak kullanılabileceğini gösteriyor. Bu keşif, kanser tedavilerinin kişiye özel olarak uyarlanmasına olanak sağlayabilir.