Uykusuzluğun 5 Farklı Tipi Tespit Edildi

  • 22/01/2019

Uykusuzluğun 5 Farklı Tipi Tespit Edildi

Hollanda’da yapılan yeni bir çalışmada kişilik özelliklerine ve duygulara bakılarak uyuyamama hastalığı olarak bilinen Insomnia'nın beş farklı çeşidi tespit edildi.

Bu tespitle birlikte uykusuzluğun nedenlerinin daha iyi anlaşılabileceği ve kişiselleştirilmiş tedavilerin geliştirilmesinin önünün açabiliceği düşünülüyor.

Amsterdam’da yer alan Hollanda Sinirbilim Enstitüsü'nün araştırmacıları tarafından yürütülen çalışma, 7 Ocak’ta Lancet Psychiatry dergisinin internet sayfasında yayınlandı.

Nüfusun yaklaşık yüzde 10'unu etkilediği düşünülürse, uykusuzluğun yaygın sayılabilecek bir rahatsızlık olduğu söylenebilir. Uyuyamama hastalığına sahip olunduğunun başlıca belirtileri, uykuya dalma ve/veya uykuda kalma zorluğudur. Ulusal Sağlık Enstitüsü’ne göre bu durumu yaşayan kişiler uykuya dalmadan önce çok uzun süre uyanık kalır veya uyuduktan sonra çok erken saatte uyanıp bir daha uykuya dalamayabilir.

Ancak benzer semptomlara sahip olmalarına rağmen, uykusuzluk yaşayan insanlar tedaviye verdikleri yanıtta büyük farklılıklar gösterebilir. Ayrıca araştırmacıların bu durum için biyobelirteçler bulma girişimlerinin yararsız olduğu da belirlendi. Vakalardaki tutarsızlıklar birden fazla uykusuzluk tipi olabileceğini düşündürüyor.

Uykusuzluğun “alt türlerini” bulmak için araştırmacılar, “Netherlands Sleep Registry” adlı bir projenin parçası olarak 4 binden fazla kişinin uyku alışkanlıkları hakkında doldurduğu çevrimiçi anketlerden gelen bilgileri analiz etti.

Anket cevaplarına göre, bu katılımcıların yaklaşık 2 bininde uykusuzluk vardı. Alt tipleri belirlemek için araştırmacılar uyku ile ilgili semptomlara bakmanın ötesine geçtiler ve kişilik özellikleri, ruh hali, duygular ve stresli koşullarla başa çıkma gibi faktörleri göz önünde bulundurdular.

Çalışma yazarları uykusuzluk sıkıntısı olan katılımcıların bu beş kategoriden birine ait olma eğiliminde olduklarını buldu:

  • Tip 1: Tip 1 uykusuzluğu olan kişiler, yüksek düzeyde kaygı ve endişeye ve düşük mutluluk seviyelerine sahipti.
  • Tip 2: Tip 2 uykusuzluğu olan kişilerin orta düzeyde sıkıntıları vardı; fakat mutluluk seviyeleri nispeten normaldi.
  • Tip 3: Tip 3 uykusuzluğa sahip kişiler orta düzeyde bir sıkıntıya sahipken, düşük mutluluk seviyelerine ve daha az zevk deneyimine sahipti. 
  • Tip 4: Tip 4 uykusuzluğu olan kişilerde tipik olarak düşük bir sıkıntı düzeyi vardı; ancak stresli bir olaya yanıt olarak uzun süreli uykusuzluk yaşama eğilimindeydiler.
  • Tip 5: Tip 5 uykusuzluğu olan kişilerde düşük düzeyde sıkıntı vardı ve uyku bozuklukları yaşamlarındaki stresli olaylardan etkilenmiyordu.

Bu alt türler zaman içinde tutarlılık gösterdi. Katılımcılara beş yıl sonra tekrar anket uygulandığında birçoğu aynı alt tipte kaldı.

Kişiselleştirilmiş tedavi

Araştırmacılar ayrıca farklı uykusuzluk alt tipleri olan kişilerin tedaviye yanıtları ve depresyon riskleri açısından farklılık gösterdiğini buldular. Örneğin, 2. ve 4. tipteki kişiler, bir çeşit sakinleştirici olan benzodiazepin aldıktan sonra uyku semptomlarında en fazla iyileşmeyi görürken; 3. tip olan kişiler bu tür ilaçtan verim alamadı. Alt tip 2 içerisindeki insanlar bilişsel davranışçı terapi adı verilen bir konuşma terapisine iyi cevap verirken; alt tip 4 olan insanlar cevap vermedi. 1. tip uykusuzluğa sahip insanlar, yaşamları boyunca en yüksek depresyon riski olan gruptu.

Bulgular, bazı uykusuzluk tedavilerinin belirli alt türler için en iyi sonucu verebileceğini ve gelecekteki araştırmaların bunu incelemesi gerektiğini gösteriyor. Ayrıca, uykusuzluğu depresyonla en fazla bağlantılı olan kişilerin belirlenmesi, bu grupta depresyonun önlenmesine de yardımcı olacaktır.

Japonya'daki Fujita Sağlık Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri anabilim dalından Tsuyoshi Kitajima bu çalışmanın, uykusuzluk çeken insanlar arasında "sağlam alt tiplemelerin mümkün olduğunu" gösterdiğini söyledi.

Ancak Kitajima, bazı uyku doktorlarının bu alt tiplerle ilgili endişeleri olabileceğini; çünkü kategorilerin büyük ölçüde doğrudan uykuyla ilgili olmayan faktörlere dayandığını söyledi. Ayrıca katılımcıların uyku ile ilgili bir çalışmaya katılmak için gönüllü oldukları ve bütün nüfusu temsil etmeyebileceği düşünülürse, henüz tanımlanmamış ek alt türler de olabilir.

Kaynak: www.livescience.com


Kategori: BİLİMSEL GÜNDEM