Leeds Üniversitesi'ne göre, 2020'nin başlarında COVID-19 olan kişilerin, daha sonra enfekte olanlara göre depresif belirtiler gösterme olasılığı 1,67 kat daha fazlaydı. Leeds Üniversitesi Psikoloji Okulu'ndan Profesör Daryl O'Connor ve Dr. Sarah Wilding tarafından yönetilen bir araştırma, Birleşik Krallık'ta 3.000'den fazla yetişkin üzerinde anket yaptı. 2020'nin başlarında virüse yakalanan kişilerde 13 ay sonra klinik olarak anlamlı kaygı düzeylerinin 1,67 kat daha yüksek olduğunu buldular.

Pandeminin erken döneminde sınırlı test yapılması nedeniyle çalışma, COVID-19'u kendi kendine bildiren katılımcılara dayanıyordu. Bununla birlikte, bildirilen enfeksiyonların seviyeleri, benzer bir dönemde yürütülen diğer iki önemli Birleşik Krallık çalışmasına benzerdi. Araştırmacılar ayrıca, pandemiden önce var olan bir akıl sağlığı durumuna ve depresif belirtilere sahip olmanın, COVID-19'a yakalanma şansının artmasıyla ilişkili olduğunu da buldular.

Sigara içmek, zayıf zihinsel sağlıkla bağlantılı fiziksel sağlık sorunları ve hükümetin COVID-19 kısıtlamalarına daha düşük düzeyde bağlılık gibi yaşam tarzı faktörlerinin tümü, araştırmacılar tarafından bu ilişkinin potansiyel nedenleri olarak gösterildi.

Önceki araştırmalar, hastalar muhtemelen COVID-19'a yakalandıktan yalnızca altı ay sonra anksiyete ve depresif semptomlarda artışlar bulmuştu. Leeds Üniversitesi araştırması, virüsün daha önce düşünülenden daha uzun süreli bir ruh sağlığı etkisine sahip olabileceğini öne sürdü. Araştırmacılar, tıp uzmanlarını COVID-19 hastalarını tedavi ederken bulgularını dikkate almaya çağırıyor.

Profesör O’Connor, “Bulgular, pratisyen hekimlerin ve diğer sağlık uzmanlarının bu daha uzun süreli semptomlara karşı dikkatli olmasının ve COVID-19 enfeksiyonu kapmış olabilecek hastalar için fiziksel sağlık kadar ruh sağlığı için tedavi - destek uygulamalarının önemini vurguluyor.” dedi.

Araştırmacılar ayrıca uzun süreli COVID'in bulgularında bir faktör olabileceğini öne sürdüler. Yorgunluk, uyku bozukluğu, baş ağrıları, beyin sisi, tat ve koku kaybı ve nefes darlığı gibi durumun uzun vadeli semptomları kaygıya, depresif semptomlara ve genel olarak zayıf ruh sağlığına katkıda bulunabilir. Araştırmacılar, COVID-19’un ruh sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkilerinin nedenlerini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulacağı sonucuna vardılar.

Kaynak: healtheuropa.eu