Kandaki HIV Miktarına Bağlı Virüsün Çeşitlenmesi

  • 11/01/2024

Kandaki HIV Miktarına Bağlı Virüsün Çeşitlenmesi

Molecular Biology and Evolution dergisindeki yeni bir makale, daha yüksek viral yükü olan kişilerde HIV popülasyonunun da daha yüksek viral rekombinasyon oranlarına sahip olduğunu ortaya koyuyor. Aslında kanda ne kadar çok HIV varsa virüsün çeşitlenmesi de o kadar kolay oluyor.


HIV'le mücadelenin tarihsel olarak bu kadar zor olmasının nedenlerinden biri, virüsün olağanüstü yüksek rekombinasyon oranıdır. Rekombinasyon, virüs türleri arasında genetik bilgi alışverişini sağlar ve HIV'in insanlardaki evrimini yönlendirir. Bu genetik değişim, virüsün bağışıklık sisteminden kaçmasına ve HIV'i tedavi etmek için tasarlanmış birçok ilaca karşı dirençli hale gelmesine yardımcı olur.


Daha genel olarak rekombinasyon, organizmaların yıkıcı mutasyonları temizlemesine ve faydalı olanları birleştirmesine olanak tanıyan önemli bir evrimsel etkendir. Önemine rağmen, bilim insanları HIV'in rekombinasyon oranının enfeksiyon boyunca veya farklı insanlar arasında nasıl değiştiğini henüz anlamış değiller. HIV gibi iyi çalışılmış bir sistemde rekombinasyon oranını etkileyen faktörleri anlamak, rekombinasyonun evrim üzerindeki bazı etkilerini daha geniş bir şekilde ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir.


HIV rekombinasyonunda önemli ancak henüz yeterince çalışılmamış bir adım, iki farklı virüs partikülünün aynı hücreyi enfekte ettiği koenfeksiyondur. HIV rekombinasyonuna uzun süredir devam eden ilgiye rağmen, koenfeksiyon oranındaki varyasyonun rekombinasyon oranında varyasyona yol açıp açmayacağını henüz anlamış değiliz. Hücre kültürleri ve farelerdeki HIV çalışmaları, koenfeksiyonun artmasının rekombinant virüslerdeki artışla ilişkili olduğunu gösterse de, bu etkinin HIV ile yaşayan insanlarda bulunup bulunmadığı bilinmiyor.


Yeni çalışmaya katılan araştırmacılar, daha yüksek viral yüke (kanda daha fazla HIV) sahip kişilerin koenfekte olmuş daha fazla hücreye sahip olacağını ve bunun da virüsün daha yüksek rekombinasyon oranlarına yol açacağını öne sürdü. Bu hipotezi araştırmak için, zaman içindeki mutasyonlar arasındaki genetik ilişkileri kullanarak rekombinasyonu ölçmek için Zaman Serisi Bağlantı Bozulması Yoluyla Rekombinasyon Analizi (RATS-LD) adı verilen yeni bir yaklaşım geliştirdiler.


Bu araştırma, veri setinin en düşük üçte birlik kısmında yer alan viral yüklü HIV popülasyonlarının önceki tahminlerle uyumlu rekombinasyon oranlarına sahip olduğunu, üst üçte birlik kısımda viral yüklü olan popülasyonların ise neredeyse altı kat daha yüksek bir medyan rekombinasyon oranına sahip olduğunu buldu. Dahası, araştırmacılar viral yük modellerini ve etkili rekombinasyon oranının tek bireylerde eş zamanlı olarak arttığını gözlemlediler.


Bu sonuçlar, HIV rekombinasyon oranlarının, araştırmacıların daha önce fark ettiğinden çok daha aşırı olabileceğini düşündürüyor. HIV'in ötesinde, bakteri ve bitki gibi birçok organizmanın üremek için yeniden birleşmesine gerek yoktur ancak bundan faydalanılabilir. Bu organizmalar, genetik materyal alışverişi yapmak için aynı yer ve zamanda buluşan iki farklı genoma da ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle araştırmacıların bulguları, popülasyon yoğunluğunun birden fazla ortamda etkili rekombinasyon oranını etkileyebileceğini de öne sürüyor.


Makalenin yazarlarından biri olan Elena V. Romero, “Geçtiğimiz birkaç on yılda dizileme verilerinde meydana gelen patlama, genetikçilere rekombinasyon oranlarının bağlama bağlı olabileceği ve birçok farklı moleküler faktörden etkilenebileceği konusunda daha derin bir anlayış kazandırdı. Burada, nüfus yoğunluğunun virüsler için daha önce yeterince takdir edilmeyen faktörlerden biri olabileceğini gösteriyoruz.” dedi.


Kaynak: medicalxpress.com


Kategori: BİLİMSEL GÜNDEM