Yapılan yeni bir araştırmaya göre, filmden dijital mamografi teknolojisine geçilmesi, Birleşik Krallık genelinde testin tekrarlanma oranını artırmadan meme kanseri tespitini yüzde 14 oranında artırıyor. Klinik kullanıma 15 yıldan fazla bir süre önce giren dijital mamografi, selefi ekran filmine oranla sahip olduğu çok sayıda avantaj nedeniyle her geçen daha fazla benimsenmeye devam ediyor.  

Araştırmayı yürütenlerden radyolog Rosalind M. Given-Wilson, “Dijital mamografi özellikle kalsifikasyonları görselleştirmeye, yoğun dokulara bakabilmeye ve işlemi yapanın görüntüyü ayarlayabilmesine olanak sağlar.” diyor. Dr. Given-Wilson ve meslektaşları, İngiliz Ulusal Sağlık Servisi “Meme Kanseri Tarama Programı”nın 80 tesisinden gelen verileri kullanarak dijital mamografinin kanser tespiti üzerindeki etkisini değerlendiriyor:
“45 - 70 yaş aralığındaki kadınlar üzerinde yapılan 11.3 milyon görüntüleme testi üzerinde dijital mamografinin etkisi ölçüldü. Bu ölçümlere göre genel kanser tespiti oranının, dijital mamografi ile yüzde 14 daha fazla olduğu ve 1. ve 2. evre invaziv kanserlerin önemli ölçüde daha yüksek tespitinin yapılabildiği anlaşılıyor. Bilindiği üzere erken evrede tespit ve tedavi edilmeyen kanserler ilerleyebiliyor ve hastanın yaşamını tehdit edecek noktaya ulaşabiliyor. Dijital mamografi 45 ila 52 yaş arasındaki kadınların ilk tarama testlerinde, genel algılama oranını yüzde 19 oranında artırıyor. Daha da önemlisi, dijital mamografinin yüksek hassasiyeti, kadınların şüpheli sonuçlara dayalı olarak teste geri çağrılma oranını artırmıyor.”  

Dijital mamografi, bazı kanser türlerinin tespitini diğerlerine oranla daha çok artırıyor. Örneğin, memede süt kanallarıyla sınırlanmış erken evre kanser tipi olan in situ duktal karsinomun (DCIS) saptanmasını önemli ölçüde hem ilk hem de sonraki görüntülemelerde artırıyor. Dr. Given-Wilson, "Bu sonuçlar dijital mamografinin, invaziv kanserler ve DCIS bulgularında ekran filmi mamografisinden üstün olduğunu doğrulamaktadır.” diyor.  

Dijital mamografi 1. ve 2. evre kanserlerin tespitini artırıyor olsa da, 3. evre invaziv kanserlerin tespiti konusunda bir gelişme sağlayamıyor. 3. evre kanserler daha hızlı büyüyor; 1. ve 2. evre kanserlerden daha fazla yayılma olasılığı gösteriyor. Araştırmacılar halen, genellikle spesifik olmayan ve kötü huylu olarak tanımlanan yumuşak doku yoğunlukları olan lezyonların görüntüsünü optimize edip etmediğini görmek için 3. evre kanserlerinin radyolojik özelliklerine bakıyorlar. 3. evre kanserler ile sonradan ortaya çıkan kanserler arasındaki ilişkileri ve görüntülemeler arası ortaya çıkan kanserleri incelemeye devam ediyorlar.

Kaynak: https://www.medica-tradefair.com