Büyük ölçüde yetersiz oftalmik tanı ve izleme nedeniyle oküler hastalıklardaki küresel artış, daha iyi tedavi yöntemlerine olan ihtiyacı vurguluyor. Tedavi ve teşhis amaçlı kontakt lenslerdeki öncü gelişmeler artık bu hastalıkların tedavisinde umut sunuyor.

Göz merceğini bulanıklaştıran katarakt, 94 milyon insanı etkileyen ve yılda 10 milyon ameliyata yol açan önemli bir örnektir. Kataraktın ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu (AMD) ve fotokeratit gibi diğer oküler rahatsızlıkların artmasındaki önemli bir faktör, ultraviyole (UV) ışığa aşırı maruz kalmadır.

Buna yanıt olarak Khalifa Üniversitesi'ndeki bir araştırma ekibi, son teknoloji ürünü UV koruyucu kontakt lensler geliştirdi. Prof. Haider Butt ve Makine Mühendisliği Bölümü öğrencisi Ahmed Salih, lenslerini fotokromik ve termokromik tozlar gibi akıllı malzemeler kullanarak geliştirdi. Bu lensler aktif ve inaktif durumlarına bağlı olarak benzersiz optik özelliklere sahipler.

Fotokromik tozlar UV ışınlarına tepki olarak yapılarını değiştirirken, termokromik tozlar sıcaklık değişimlerine tepki veriyor. Lenslere entegre edildiklerinde çeşitli göz rahatsızlıklarının yönetimi ve muhtemelen önlenmesi için daha basit, uygun maliyetli bir çözüm sunabilirler. Normal aydınlatma altında, bu geçiş kontakt lensleri UV'nin yaklaşık %45'ini ve mavi ışığın %20'sini etkili bir şekilde engelliyor. UV radyasyonuna maruz kaldığında mercekler gerçek zamanlı olarak karararak görünür ışığın bir kısmını emiyor. Bu geçişin hızı ve yoğunluğu kullanılan spesifik fotokromik malzemeye göre değişiyor.

Farklı termokromik ve fotokromik tozların kullanılması, kullanıcıya özel kişiselleştirme olanağı sağlayarak kullanıcıların gözlük camlarını benzersiz ihtiyaçlarına göre seçmesine olanak tanıyor. Örneğin, mavi geçiş camları hızlı tepki veriyor ve UV ışığına maruz kaldıktan sonra renk değişikliklerinin %95'i beş saniyeden daha kısa sürede eski haline dönüyor. Ancak pembe lensler daha yoğun bir renk sunuyor ve şeffaflığa dönmeleri 30 saniyeden fazla sürüyor.

Ayrıca göz sağlığını etkileyen tek faktör UV değildir. Oküler yüzey sıcaklığındaki normalde 31 ila 37°C arasındaki dalgalanmalar, kuru göz, glokom ve diyabetik retinopati gibi sorunlarla ilişkilendirilmiştir. Bu, gelişmiş kontakt lensler kullanılarak gerçek zamanlı sıcaklık takibine olan ilgiyi artırdı.

Khalifa Üniversitesi ekibinin lensleri sıcaklığa duyarlı ve çok işlevli olup, fizyolojik koşullardaki optik değişiklikleri göstermektedir. Güneş ışığından gelen UV ışınları nedeniyle dış mekanlarda kararıyorlar ve sıcaklık değişimlerine tepki veriyorlar. Ekibin çok işlevli lensleri, kolorimetrik sıcaklık tepkilerinin yanı sıra etkileyici UV ve mavi ışık filtreleme yeteneklerini sergiliyor. Hem terapötik hem de tanısal araçlar olarak hizmet vermeye hazırlar ve oküler hastalıklar daha yaygın hale geldikçe, kontakt lenslerdeki akıllı malzemelerin bu yenilikçi kullanımı, görüşümüzün korunmasında çok önemli bir rol oynayabilir.

Kaynak: medicalxpress.com